14 Ocak 2011 Cuma

Kaplumbağa Terbiyecisi-Emre Caner




Osmanlı denildiğinde aklıma gelen genelde beceriksiz devlet adamlarının elinde harcanan muhteşem bir devlet oluyor. Aralarında devleti için birşeyler yapmak isteyenler de mutlaka vardır ama aklıma nedense gelmiyor.

Kaplumbağa Terbiyecisi kafamdaki bu imajı tamamen değiştirdi. Öyle bir insan düşününki 18 yaşında Paris'e hukuk eğitimi almaya gönderilmiş. Hukuk eğitimini içindeki resim yapma aşkı yüzünden yarım bırakmış. Paris'de güzel bir Fransız kızına aşık olmuş ve evlenmiş. Bir gün kendini devlete hizmet için Bağdat'ta bulmuş. Bir bakmışsın müze müdürü olmuş. Bir bakmışsın ülkesinin yeraltındaki hazinelerini yabancılara kaptırmamak için arkeolog olmuş. Bir bakmışsın çok büyük saygı duyduğu paşa babasına kafa tutmuş, doğru bildiklerini savunmak için.

Öyle bir hayat hikayesi okudumki hayran oldum. O zamanlarda bir insan ancak bu kadar güzel, bu kadar  doyurucu ve bu kadar iz bırakarak yaşayabilirdi. Osmanlı'da ilk müzeyi kuran, Güzel Sanatlar Akademisi'nin açılmasını sağlayan ve uzun yıllar yöneten hep Osman Hamdi olmuş.

Kitap Osman Hamdi'nin hayatı yanında Osmanlı'da ve Dünya'da yaşanan gelişmeleri, İstanbul'da yaşanan ve büyük bir yıkıma sebep olan depremi ve ilginizi çekecek bir sürü olayı anlatıyor.

Kitabı muhakkak temin edin ve okuyun. 9,90 TL gibi çok uygun bir fiyata cep boyunu bile bulmanız mümkün. Ve sonra gidin Arkeoloji Müzesi'ni gezin. Eminim bu sefer bambaşka duygularla gezeceksiniz o güzel müzeyi. Ayrıca Pera Müzesi'ne giderek tablosunu görebilirsiniz. Kaplumbağa Terbiyecisi tablosunu yaparken gerçekte neler düşündüğünü eminim siz de benim gibi çoook merak edeceksiniz.


Güncelleme (26.01.2011) :

Kitabı okuduktan sonra çevremdekilere okutmak istedim. Buradan da sizlerle paylaştım. Ama bir de bu eserin sahibine teşekkür etmek istedim. Çünkü okunması çok keyifli, ciddi emek verilmiş bir kitap Kaplumbağa Terbiyecisi... Bir de  ''Kutsal Fahişeden Bakire Meryem'e Toprak ve Kadın'' isimli kitabının nadide insan Muazzez İlmiye Çığ hanımefendi tarafından kaynak kitap olarak gösterilmesi beni iyice meraklandırdı.

Tabii ben e-postamı yazarken ve aklıma gelen soruları sıralarken belki de cevap vermez diye düşündüm. Ama sağolsun Emre bey sorularıma içenlikle cevap verdi.

İşte sorularım ve cevaplar:

-Ahmet Hamdi'nin hayatı oldukça ilgi çekici. Ama ben Kaplumbağa Terbiyecisi tablosunun ressamı olması dışında hayatının kalan kısmıyla ilgili bilgi sahibi değildi. Sizin  nereden aklınıza geldi bu kitabı yazmak?
 
Bu kitabı yazmak Arkeoloji Müzesi’nin dolaştığım bir gün aklıma düştü. Osman Hamdi Bey’in fotoğraflarının sergilendiği bir bölüm vardır müzede. Bir gün fark ettim ki ben artık müzeyi dolaşmıyorum o fotoğraflara bakmaya geliyorum. Osman Hamdi bir Nemrutun zirvesinde bir Viyana’dadır o resimlerde. İnsanın etkilenmememsi mümkün değil. Fotoğraflara bakarken bu adamın hayatını yazmalıyım dedim. Ve yazdım.
 
-Araştırmanızı nasıl sürdürdünüz?
 
Osman Hamdi Bey üzerine 1971 basımı Mustafa Cezar’ın kitabı vardı. Ondan başka da derli toplu hiçbir şey yoktu. Öncelikle dönemi araştırdım. Kütüphaneler, eski dergi ve makaleler… Yavaş yavaş şekillenmeye başladı Osman Hamdi Bey’in hayatı. Okuduğum her tarihsel bilgiyi bir roman sayfasına nasıl taşıyabilirim diye düşünmeye başladım. Zaman geçtikçe sayfalar oluşmaya başladı.
 
-Kitabı okurken beni Osman Hamdi bey'in bir an bile boşa geçmeyen hayatı dışında en çok etkileyen ilk eşinin çocuklarından birini alarak Paris'e geri dönmesi. Kitabı yazarken oradaki ailesi ile ilgili güncel bilgiler edinebildiniz mi?
 
Özel hayatı ile ilgili bilgiler çok kısıtlıydı. Birkaç cümlenin ötesine gitmiyordu. İstanbul’da yaşayan yakınları var. Prof. Dr. Edhem Eldem gibi. Ama Paris’te kimse olduğunu zannetmiyorum.
 
-Henüz okumadığım kitabınız ''Kutsal Fahişeden Bakire Meryem'e Toprak ve Kadın'' benim de sonsuz saygı duyduğum sevgili Muazzez İlmiye Çığ tarafından kaynak kitap olarak gösterilmiş. Bu çok büyük bir başarı. Oldukça gençsiniz, bu başarınızı neye borçlusunuz?
 
Kadın sorunu, kadın tarihi gibi konularda önceki yıllarda epey bir çalışmıştım. Kutsal Fahişeden Bakire Meryem isimli kitabım o çalışmaların bir sonucu. Muazzez İlmiye Çığ’ın kitabımı okuyup desteklemesi benim için de önemliydi. Yaş konusuna gelince pek genç olduğumu düşünmüyorum. Ama yazarlığın böyle güzel bir tarafı var. 35 yaşına gelmişsiniz ve hala genç sıfatı kullanılıyor sizin için.
 
-Ve son olarak Kaplumbağa Terbiyecisi gibi bir biyografi roman daha yazmayı düşünüyor musunuz?
 
1 ay sonra çıkacak yeni kitabımda ressam Mihri Müşfik Hanım’ın hayatını anlatmaya çalıştım. Ama bu bir biyografi değil. Günümüzde geçen bir hikayenin içine yıllar önce ölmüş bir ressam kadını yerleştirmeyi seçti. Mihri Hanım’ın peşinden koşan yalnız bir adamın hikayesini anlattım.
 
Emre Caner ile ilgili merak etiğiniz herşeyi http://emrecaner.net/ adresinden öğrenebilirsiniz.

Hiç yorum yok: